Kavga Ahlâkı
Ben haklıyım, dinlemiyorsun ki...Asıl sen dinlemiyorsun.
Yanlış yaptığımı güzel ifade eden veya fikrine katılmasam da güzel "ifade eden" insana hayranım. Hayır, diyebilmenin sırrını anlatanlara diyecek sözüm yok lakin her bilginin önce usulü söz konusu edilmeli. Toplumumuza bakınca en çok gördüğümüz şey tartışmayı maharet zanneden anlayış. Tartmak fiiliyle ilgili zihni mücadele bizde taşla, tüfekle bazen de hepsinden ağır olan sözle devam eden bir zulüm anlayışı haline gelmiştir. İyi iken iyi olmanın her kişinin hali, kötüye iyinin er kişinin hali olduğunu bilmemize rağmen biz, imtihan zamanlarında hep "tartışmayı" değil kavgayı seçtik. Usulünce tartışmak bazen cümleye canım diyerek başlamayı da gerektirir, sen de haklısın diye de ama sesini yükselterek değil. Siyasetten spora kadar her alanda insan kardeşiyle dahi aynı fikirde değilken kendisinden farklı düşünenle hakaret ve kavga seviyesinde konuşmak veya yazmak da nedir? Farklı düşünmek kısmına bir küçük şerh düşmeden edemem. "Düşünmek" dedim. Toplumun inancına, örf ve adetlerine uygun olmayan fikirleri ifade etmek, sizin özgürlük alanınız gibi dursa da başkasının alanına müdahale demek olacağından... Yok, "Ben kimseyi rahatsız etmeden düşüncelerimi anlatacak kabiliyete sahibim." diyorsanız o ayrı. İstediğini söyleyen istemediğini işitir. Doğrusu kötülüğü iyilikle savuşturmak olsa da.
Karşımızdaki insan art niyetli veya değil hakaret etmediği sürece sert tepki vermemeli, hayatta her şey dört dörtlükmüş gibi kusursuzluk beklememeliyiz. İşte o anki davranışımız ham insanla zarif insanı ayırır. Sıtkı Aslanhan' ın muhteşem tespitiyle tenkide gösterdiğiniz tepki zekanızın seviyesini gösterir. Daha da önemlisi ahlâk medeniyeti kolaylığa değil zorluğa talip olanların ufkundan görülür ve yaşanır.